8 yıl önce
35 yaşını dolduran İstanbul Film Festivali bu yıl 7 Nisan’da başlayacak. İstanbullu sinemaseverlerin sıkı takipte olduğu festivalin yeni bölümü ‘Gömülü Hazineler’de varlığı az bilinen, yasaklanmış, kaybolmuş, yıllar boyu izleyici karşısına çıkmamış, literatürde adından hak ettiği kadar bahsedilmemiş ama ‘Akıllara durgunluk veren filmler’ izleyiciyle buluşacak. Alkan Avcıoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği bölümden bir seçkiyi sizler için derledik;
THE HOURGLASS SANATORIUM
Polonyalı Yönetmen Wojciech’ın 1973 yapımı fS’anatorium pod klepsydra / The Hourglass Sanatorium’ bölüm kapsamında izleyiciyle buluşacak filmlerden. Zamanında Polonya’dan yurt dışına çıkarılması yasaklanan The Hourglass Sanatorium, gizlice gönderilen kopyasıyla 1973’te Cannes’da gösterildi ve Jüri Özel Ödülü kazandı. Film, babasını ziyaret etmek üzere sanatoryuma giden bir adamın oda oda gezerken karşılaştığı tuhaf karakterleri, gerçeklikle hayal dünyasını birleştiren anıları, hezeyanları, Polonya’nın geçmişinden imgeler ve sıra dışı müzik bandıyla benzersiz bir sinemasal deneyim sunuyor.
BELLADONNA OF SADNESS
Eiichi Yamamoto’nun, 1973 yapımı Kanashimi no Beradona / Belladonna of Sadness festival izleyicisiyle buluşacak. Fransız Tarihçi Jules Michelet’in La Sorcière adlı kitabından uyarlanan animasyon, köyün baronu tarafından tecavüze uğradıktan sonra şeytanla anlaşma yapan Jeanne’ın hikayesini anlatıyor.
Amerikalı Dahi Sinemacı Charles Burnett’ın hem ilk filmi 1978 yapımı Killer of Sheep, Los Angeles’ta, Afrika kökenli Amerikalıların yaşadığı bir mahalledeki gündelik hayatı, İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin izinden giden bir anlatımla gösteriyor. Düşük bütçeli ve amatör oyuncuların rol aldığı film, 1981’de Berlin Film Festivali’nde yarıştı ve FIPRESCI ödülü kazandı. Ancak müzik parçalarının telif sorunu nedeniyle hiç gösterime giremedi. Film, 2007’de Steven Soderbergh’in filmin müziklerinin telif hakkını satın alması sonrası, çekiminin 30 yıl ardından nihayet ilk kez gösterime girebildi.