Yazarlar

Fala Bakıyorum!

Yıl içinde falcılara 200 milyon manatdan çok para verilir Mirze Feteli Axundovun Derviş mesteli Şah ve Mösyö Jordan eseri ile muhtemelen tanışsınız. Eserin içeriğinden konuşup sizi yıpratmak niyetinde değilim. Aynı eserin temelinde çekilmiş "Derviş Paris'i patlatıyor" filmine bakmak da yeterlidir ki, yazarın ne demek istediğini anlıyorsun. Mirze Feteli Ahundov bu eseri yazarken hala 19. yüzyılın sonları ve Azerbaycan'da, hem de bir çok Müslüman ülkede Derviş Mesteli Şahlar cemaati kullanıp büyü-piti ile onların başını elinde avucunda olanı sömürmekle meşguldü. Dönemin aydınları o zaman bunu cahilliğin ayağına yazarlardı ve çeşitli oyunlarda halkın gözünü açmaya çalıştı. Hem gülüyor, hem güldürürdülər. İşte şimdi de. Ama gülerek de onların hizmetlerini kullananlar az değildir. insanlığın varoluşunun bilimsel kanıtları üzerinde baş durduğunu bir dönemde insanlar halen herhangi cadugarın, falcının, bakıcının suyundan, Şam'ın, sapından imdat diliyor, herhangi sıra dışı, görünmez "güçlerle" - cinlerle, şeytanlarla işini yaptıklarını koşmaya can atıyorlar. Ve bunlar hiç de cahil ve nadan insanlar değiller. Aralarında kifayt kadar papulyar sanat adamı, bilim adamı, hatta hizmetçi, memuru da var. Hazreti Sabir, ekstrsens: "Her tabakanın insanları başvuruyor bana. ister iş adamı olsun, isterse de yüksek görevli memurlar". Kullandıkları hizmetler ise sadece kahkaha ve ikrah doğurur. Kendileri yeterince ilme-bilgiye sahip olsalar da, hiçbir bilgisi olmayan birinden dertlerine derman istiyorlar. Yegane Zeynalova, falcı: "Kız için gelirler, hastalık için gelirler, ev aile sorunları gelirler". Sadece bu mu? Gerçekten falcıya başvuru edenlerin hepsinin niyeti saf ve temizdi!?: Yegane Zeynalova: "Ama kim kötülükle gelir, onlar buraya gelmiyor. Daha gelmiyorlar. Geliyorlardı birilerinin evini yıkmaya, kiminse stolunu almaya". Hazreti Sabir: "Bana hep Hz kılavuz olarak gelmişler. Dadılık edim, falcılık edim, ben öyle şeylere inanmıyorum. Falcı gibi deyim ki, çok para bulacaksın, gel sana dua yazım ben böyle şeylere gülüyorum". Gerçekten gülmelidi. Dikkate alırsak, bu insanların çoğunluğunun herhangi kazadan veya psikolojik sarsıntıdan sonra "basiret" gözü açılıp, o zaman bu bilgisizce ifade etmek için söz de aciz kalır. Örneğin gençliğinde dokunmadan kendi enerjisinin gücü ile 40 kişiyi birden yıktığını, gökte bulutlar dağıttığını iddia eden Hazreti Sabir kamera önünde bir seansı göstermekte aciz kaldı: "Hava rüzgarlı, bu ortamda muhtemelen alınmayacak". Veyahut da falımıza bakmayı temenni ettiğimiz Yegane Zeynalova herhangi görünmez güçlerin buna izin vermediğini bahane etti: "Ben burada senin için bakmıyorum, sorularına cevap vrirəm. Baxa bilmerem. Kime lazımdı göndersin akrabasını bakım". Bu bakıcılık hiç de ucuza mal gelmiyor. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Merkezi vatandaşların falcılara ödediği miktarı muayyen etmek için Bakü'de ve 12 ilçede yaptığı anket sonucuna göre, yılda bir vatandaşın falcıya ödediği miktar 100 manatdan 300 liraya kadar değişiyor. En çok rastlanan miktar ise 300-400 lira olup. Hatta falcı hizmetine 3000 lira ödeyenler de az olmadı. Vüqar Bayramov, iktisatçı : "Genel olarak ülkede yılda yaklaşık 200 milyon lira kaynak vatandaşlar tarafından falcılara ödenir". Yeterince büyük rakamdır. Ve bu rakamın büyük bölümü vergiye de dahil edilmiyor. O zaman bazı memurlarımızın gerçekten falcıların yanına gitmesine gerek var. Ama fal baktırmak için yok, onların gelirlerine bakmak için.