Bazen insan gerçek hayattan uzaklara kaçmak, sorunlardan, ailenin geçim kaygılarından, zamanında yanıtlayabilecek bilmediği mektupların kabusun kurtulup hiç kimsenin onu tanımadığı bir yere gitmek istiyor.
"Yılda bir kez hiç olmadığınız yere gidin".
Nepal'in Katmandu Tribhuvan Uluslararası Havaalanı dünyanın en tehlikeli hava limanlarından sayılır. Azerbaycan vatandaşları vizeyi havaalanında elde bildikleri, 8 saatlik yolculuk çok insanı Buddanın vatanına götürür. Havaalanına iner-inmez dikkati devlet bayrağı çekiyor. Nepal dünyada bayrağı dikdörtgen olmayan tek devlettir. 2 üçgenden oluşan nitelik Himalaya Dağının zirvelerinin, aynı zamanda Hinduizm ve Budizm'in sembolü olarak kabul edilir.
Nepal'in başkenti Katmandu fakir, elektrik enerjisi teminatı sürekli olmayan bir şehir. Burada sokaklarda asfalt kaplama bile yok, evler ise küçük ve birbirine bitişiktir. Fakat şehrin mistik ruhu buraya her yıl milyonlarca turistin gelmesine neden olur. Nepal'de 200'den fazla millet ve kabile yaşamaktadır, bunların bir çoğunun dili, dini, gelenekleri, hatta tanrıları bile farklıdır. Bütün bunlara göre Katmandu UNESCO'nun maddi kültürel miras gibi korunmaktadır.
"Nereye giderseniz, orası yüreğinizle gidin".
Nepal'de sabah kahvaltısında Takali mutfağını tatmak önerilir. Hint mutfağından farklı olarak, Nepal'de yiyecekler daha az ədvalı ve az acıdır. Mutfağın esasını diğer Asya ülkelerinde olduğu gibi, pirinç oluşturuyor ve bakır sinide sofraya verilen yemeğin yanında çeşitli mezeler sunulur. Nepal mutfağının 2 özelliği var. Burada hem pirinçten, hem de mezeden istediğiniz kadar alabilirsiniz. Diğer nokta ise gıdanın çok ucuz ve istediğiniz eklentilerin bedava olmasıdır. Nepal'de nimete büyük saygı var. Budizm felsefesinden ileri gelerek, besinin israfı ve gereğinden fazla gıdalar kullanımı beğenilmez hal sayılır. Yemek destgahın giren tatlı yoğurt ise deserti evezleyir. Takali mutfağında yemekten sonra herkese rezene ve kristal şeker sunuluyor. Bunları çiğnemek hem ağız sağlığına faydalıdır, hem de nefesi tazeler.
Tamela denilen alışveriş sokakları Katmandunun kalbi olarak kabul edilir. Sanki sonsuz uzanan sokaklarda el işleri, hediyelik eşya, gıda mağazaları arasında dönüşümlü olarak, gün çıktıktan batana kadar insan akını ile karşılaşmaktadır, anlamadığın dilde sesler, müzik sedaları eşidir, tüccarların harayı ise kulakta hoş bir ahenk gibi duyuluyor. Sokaklarda dolaşmak, edvatların kokusunu duymak, basit ve sade koşullarda bile mutlu olmanın mümkün olduğunu kendi üzerinde hissetmek istiyorsun. Çünkü Nepal farklı gerçekleri ülkesidir.
"Bizi düşüncelerimiz terbiye ediyor, nasıl düşünürsek düşünelim, öyle de oluyoruz".
Farklılıklar arzusu insanı muhteşem Durbar meydanına götürür. Katmandunun tüm yolları Durbardan başlar. Burada kral sarayının ihtişamı, Pazar meydanının gürültüsü, Kumari - yaşayan tanrıçanın Kale ve tanrıların şerefine dikilmiş tapınakların mistik atmosferi daha ilk andan insanı kendi etkisine düşürüyor.
Hele eski zamanlardan Katmandu Nevark kabilesine ait olsa da, daha sonra bağımsız Nepal devletinin başkentine dönüşmüştür. Şiva, Taleju, Krişna gibi tanrıların şanına dikilmiş tapınaklar buranın en eski ibadet mekanlarındandır. Meydanda ise yüzyıllardır ibadetler, taç giyme törenleri yapıldı.
Buranın en ilginç mekanlarından biri Kumari sarayıdır. Rivayete göre, Şah Jayaprakash Malla tanrı Taleju ile görüşüp aşık-aşık oynuyor, oyun sırasında memleketin sorunlarını konuşuyor, şah da onun hayır duasını alırmış. Her gece tanrı ile yalnız görüşen hükumdar bir kez onu sıkı itiyor ve o, sonsuza şahı lanetleyip kayba çekilir. Sonraları şahın af dualarına acıyan tanrı onun rüyasına gelip, büyük tapınak inşa etmesini ve onu Shakhiya sülalesinden olan genç, bakire kızlar arasından aramasını söyler. Son 3 asırdan fazladır ki, Nepal halkı yaşayan ilaheye tapıyor, onun hayır duasını alırlar. Nevar (saki) sülalesinden seçilen ilahe Kumari köşkünde yaşıyor ve Nepal'de en yüksek mensebe sahip insan olarak kabul edilir. Hatta hükümdar bile onun önünde ayağa kalkmalı ve yay etmeliymiş, ilahe ise buluğa çatana kadar Kumari kalesinde yaşamalı, ritüellerde yer almalıdır. Yerli nüfus tanrıçanın Taleju tanrısının reinkornasiyası olduğuna inanır ve tanrıçanın hayır duasını almak için ise sadece Nepal halkının onun görüşüne gelmesine izin verilir. Turistlerin ise tanrıça görmesi sadece tesadüf sonucu, Kumari sarayının penceresine yaklaştığı halde, mümkün olur. Bu nadir durum olarak kabul olunsa da, seferlerimin birinde bu tanrıça eyvanda gördüm ve o, bizden hayır duasını esirgemedi. Nepal tanrılar ülkesi olarak kabul edilir ve Buddanın Nepal topraklarında doğduğuna inanılır. Kısacası, Nepal'de tanrıların sayısı nüfusun sayısından fazladır.
"Akılla yaşayan biri için ölüm korkutucu".
Nepal'de insanlar ibadete ve kendi inancına çok bağlıdırlar, hangi dine, hangi tanrıya iman getirmesinden olursa olsun, burada herkes ibadetle meşguldür. Kentte birçok Budist ve Hindu tapınağı var, Svayambhu ve Boudha Stupa ise en çok ibadet edilen Budist tapınaklarından. Diğer dinlerden farklı olarak, Budizm tapınağın içerisine dahil olmuyorlar, bunun yerine tapınak etrafında saat yönünde dönem ediyorlar. Dua etmek yerine sağ elle tapınağın duvarlarına sabitlenmiş ve üzerinde dualar çizilmiş silindirleri harekete geçirir, aramaları çalıyorlar ki, bu ritüel da duayı evezleyir. Tapınak üzerine dualar yazılmış bayraklarla süslenmiş ve bu yazıların mekanı kötü ruhlardan koruduğuna inanılır. Budayı ve onun dört ruh halini tecessüm ettiren tapınağın dikdörtgen güm bezi ise Budanın gözlerinin açıklama ile dekore edilmiştir. İnanca göre, budanın üç gözü olup, bu gözler yer ve gökte var olan her şeyi aynı anda göre bilip. Mabette muhteşem ruhani bir hava var, insan burada kendini rahat ve çok mutlu hissediyor. Olgunluk mücessemesi olan bu mekandan sonra yollanacağınız yer ise manevi yolculuğun son durağı olacaktır.
Nepal'de dünya maddi-kültürel miras örneklerinden biri - Bugumati Nehri kıyısında yer alan Pashuptinath veya bölgenin adıyla Aruyuqat klimatoriyası bulunmaktadır. Burası binlerce insanın son menzili ve sadece zenginler burada yerli halk için yeterince büyük olan tutarı ödeyerek, azizlerinin cenazesini yandıra bilirler. Cenazeyi odun parçalarının etrafında üç kez fırlatarak merkeze yerleştirir, sonra yakıyorlar. Bu zaman merhumun yakınları yüksek sesle ağlar ki, cennet melekleri merhumun ruhunu cennete gidersin, nesin kalıntıları yanarak Bugumati çayına dökülsün. Bugumati çayı ise Nesin kalıntılarını Ganj Nehri'ni döküyor.
Genel olarak, Nepal halkı için ölüm mutsuz olay sayılmaz, çünkü budizme göre hayat insan için bir seyahattir. Dünyaya gelmeden önce de biz gerçek dünyada idik, öldükten sonra da, oraya dönüyoruz. Hinduizme göre ise her ölüm beraberinde yeni bir başlangıç getirir ve bu yüzden her birimiz bir sonraki hayatımızda yeni bedende doğacak, iyi diriltilip mükafatlandıracağız.
Nepal'e seyahat oldukça mistik ve ilginç katkıda bulunur. Çünkü buranın kültürü gibi, seyahatler de doğum, yaşam, deneyim ve mutlu sonluqla bitiyor. Belki, insan hayatı da böyledir, bir seyahatin sonu diğerinin başlangıcıdır ?!