8 yıl önce
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Kişisel Verilerin Korunmasıyla İlgili Kanun Tasarısının Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığını belirterek, "Bu çerçevede veri işleme sürecinin kontrolü, bir tek elde toplanmış olacak. Eski dönemlerde yaşadığımız ve sürekli tartıştığımız o fişleme endişeleri, fişlemeyle ilgili tartışmalar bütünüyle rafa kalkacak ve insanlarla ilgili kişisel veriler, yasal olarak bir kurum tarafından izlenecektir" dedi.
Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, 2016 yılının Türkiye'de huzur ve barışı sağlamakla birlikte, terörün de bütünüyle sona erdiği, Türkiye'nin her köşesinde, barışın sağlandığı, esenliğin sağlandığı bir yıl olması temennisinde bulundu.
Toplantıda, üç ana sunumun yapıldığını bildiren Kurtulmuş, bunlardan birinin Merkez Bankası Başkanı ve beraberindeki heyetin yaptığı sunum olduğunu, bu sunumun her yıl düzenli olarak Bakanlar Kurulu'na yapılan sunumlardan ikincisi olduğunu belirterek, "Bu sunum içinde dengeli büyüme, kamu maliyesindeki denge ve istikrarın sürdürülmesi, para politikaları ve para politikalarında normalleşme, enflasyonla mücadele kapsamında atılması gereken adımlar teferruatlı şekilde anlatılmış, Bakanlar Kurulumuzun değerli üyeleri, bütün bu konularla ilgili yorumları ve kendi bakış açılarını Merkez Bankası yönetimiyle paylaşmış ve böylece karşılıklı olarak son derece verimli görüş alışverişi içerisinde Merkez Bankası sunumu tamamlanmıştır" diye konuştu.
Toplantıdaki ikinci sunumun ise reformlarla ilgili olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Reformlardan sorumlu olan Başbakan Yardımcısı öncülüğünde bu reform süreçleri, bütün kamu kurum ve kuruluşlarını içine alacak şekilde, son derece istikrarlı şekilde, son derece disiplinli şekilde kontrol ediliyor ve takip ediliyor. Bu çerçevede her hafta Bakanlar Kurulumuza reform paketiyle ilgili atılması gereken adımlar ve ortaya konulması gereken politika perspektifleri ve olgunlaştırılmış olan yasa teklifleri Bakanlar Kurulumuza geliyor. Bu çerçevede bugün Bakanlar Kurulumuza gelen konu, Kişisel Verilerin Korunmasıyla İlgili Kanun Tasarısı'dır. Bildiğiniz gibi 2010 yılında kişisel verilerin korunmasının düzenlenmesiyle ilgili anayasal değişiklik yapılmıştı. Ancak henüz bugüne kadar bu anayasal değişikliğin gerektirdiği yasal düzenlemeler yapılmamıştı. Böylece bu yasal düzenlemeyle birlikte Türkiye'de kişisel verilerin düzenlenmesi ve korunması, bir disiplin altına altınmış olacak.
AB'ye uyum sürecinin önemli adımlarından birisi, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili kanundur. Ayrıca müzakerelerde gündeme gelen vize muafiyetiyle ilgili alanda da çok farklı sayıdaki vize muafiyetiyle ilgili gereklerden 9 tanesi, bu kişisel verilerin korunması yasası ile birlikte gündeme gelmiş olacaktır. Böylece terörle mücadeleden çok farklı alanlara kadar, her alanda kişisel verilerin korunmasıyla ilgili yasa, Türkiye'nin demokratikleşmesine önemli katkı sağlayacaktır."
- "Fişleme endişeleri bütünüyle rafa kalkacak"
Kişisel Verilerin Korunmasıyla İlgili Kanun Tasarısı hakkında bilgi veren Kurtulmuş, "Bu çerçevede veri işleme sürecinin kontrolü, bir tek elde toplanmış olacak. Eski dönemlerde yaşadığımız ve sürekli tartıştığımız o fişleme endişeleri ve fişlemeyle ilgili tartışmalar bütünüyle rafa kalkacak ve insanlarla ilgili kişisel veriler, yasal olarak bir kurum tarafından izlenecektir. Bu yasa çerçevesinde, Kişisel Verileri İzleme Kurulu ve Kişisel Verileri İzleme Kurumu adı altında iki oluşum ortaya çıkacak. Bu kurul ise tamamıyla özerk olacak. Kendi içerisinde Kişisel Verileri İzleme Kurumuna yapılacak olan şikayetler, bu kurul tarafından değerlendirilerek, gerekli idari para cezaları da verebilecektir. Bu en kısa zamanda bugün itibarıyla imzalar atıldıktan sonra parlamentoya gönderilecek ve inşallah bu reform adımı da atılmış olacaktır."
- "Terörle mücadele önemli mesafeler alınmıştır"
Kurtulmuş, üçüncü önemli sunumun da İçişleri Bakanı Efkan Ala tarafından yapıldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin birçok yerinde terörle çok keskin bir mücadele yapılıyor ve maalesef bu mücadele zaman zaman son derece sert tedbirlerin alınmasını zorunlu kılıyor. Şu anda üç ilçemizde Silopi merkezde, Sur'da ve Cizre'de terörle mücadelede önemli mesafeler alınmıştır. Bu mücadele devam ediyor. Kararlıkla, oradaki terör unsurlarıyla sivil vatandaşlarımızı birbirinden ayırt edecek hassasiyetle ve sivillere hiçbir şekilde zarar verilmemesi perspektifiyle bu mücadele sürdürülüyor. Kış şartlarının ağırlaşmasıyla birlikte sahadaki mücadelenin yanında iklim şartlarıyla da mücadele etmek gerekiyor. Son derece zor ama bununla birlikte son derece kararlı, vatandaşlarımızın huzur ve emniyetini sağlayacak bir mücadele sürdürülüyor. Bu mücadeleyle ilgili detaylar yine bu toplantıda da gündeme gelmiştir. Atılan adımlar, alınan tedbirler gündeme gelmiştir."
Daha önce kamuoyuyla paylaşılan, terörden etkilenen sivil vatandaşların zararların karşılanması konusunun da toplantıda gündeme geldiğini dile getiren Kurtulmuş, "Bu üç ana çerçevede Bakanlar Kurulumuz bugünkü toplantısını sürdürdü ve ondan sonra da diğer bazı detay konular üzerinde görüşmeler yapıldı" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Suudi Arabistan ve İran arasında yaşanmakta olan ve maalesef Ortadoğu'da var olan gerilimlere çok ilave ve sert bir gerilim şeklinde gireceği belli olan bu gerilimden her iki ülkenin biran evvel çıkmasını isteriz. Bölge zaten barut fıçısı halinde. Bu bölgenin daha büyük gerilimleri kaldıracak takati kalmamıştır. Her iki ülkeyle de dost olan bir ülke olarak söyleyeceğimiz şu; her iki taraf da teenni içinde hareket etmek durumundadır. Suudi Arabistan ve İran'ın birbirine karşı hasmane tutum içerisinde hareket etmesi, her iki ülkeye de zarar verir, bölgeye zarar verir" dedi.
Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, HDP Eş Genel Başkanları hakkında hazırlanan fezlekeler ve parti kapatma davalarıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine Türkiye'nin bu tabloları geçmiş dönemlerde defaatle yaşadığını söyledi.
Parti kapatmaların Türkiye'nin siyasetine en ufak bir katkı sağlamadığını geçmiş dönemlerdeki uygulamalarda gördüklerini ifade eden Kurtulmuş, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının da çok sonuç alıcı mahiyette olmadığını müşahede ettiklerini belirtti.
Başından beri ısrarla HDP'ye dostça tavsiyelerde bulunduklarını anımsatan Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de terörün sona erdirilmesi, bütün yurttaşların eşit ve özgür yurttaş olma temelinde sorunlarının çözülebilmesi için en büyük sorumluluk HDP'nin üstüne düşer. Demokrasinin dilinin ve yöntemlerinin kullanması, öncelikli olarak kendilerine oy veren ve bu oyları verirken de 'bize barışı getirirler mi' ümidiyle oy veren kitlenin taleplerini göz önünde bulundurması gerekiyor. HDP'ye oy veren yurttaşlarımız da olmak üzere, Türkiye'de vatandaşlarımız terörü desteklesinler diye kimseye oy vermedi. Terör örgütüne arka çıksınlar diye kimseye oy vermedi. Kimseye demokratik yolların dışında bir siyasi mücadele yolu arasınlar ve bu yol üzerinden siyaset geliştirsinler diye oy vermedi. Dolayısıyla öncelikli olarak büyük sorumluluk HDP'nin üzerine düşüyor.
HDP'de siyaset yapanlar, barışın diliyle konuşmaya, Türkiye ve demokratik kurum ve kuralların işletilmesine azami gayret sarf etmeye dikkat etmelidirler. Parlamento içinde hangi fikri demokratik yollarla dile getireceklerse buyursunlar dile getirsinler. Parlamento dışında demokrasi dışında yollarla Türkiye'nin birlik ve dirliğini bozmak, Türkiye'nin parçalanma sürecine doğru sürüklenmesini sağlayacak sözlerden eylemlerden ve işlerden kaçınmalıdırlar. Bunu bir tavsiye olarak sürekli tekrarlıyoruz. Umulur ki fayda eder."
Kurtulmuş, Türkiye'nin bütün gelişmelerini demokrasisini geliştirdiği süreçlerde sağladığını, antidemokratik ortamların var olduğu dönemlerde ekonomik ve sosyal olarak ileri gitmediğini dile getirdi.
"HDP kendisine oy veren insanların hakkını hukukunu koruduğu iddiasındaysa öncelikle demokrasi süreçlerine demokratik teamüllere uyarak fikirlerini dile getirerek katkı sunmalıdır" ifadesini kullanan Kurtulmuş, "Aksi takdirde hendek siyasetinin yanında durarak hendek siyasetine destek vererek, hendek siyasetini ortaya koyan illegal unsurları meşru hale getirerek Türkiye'de siyaset yapılamaz. Onun için biz prensip itibariyle parti kapatmalarına, milletvekillerinin milletvekilliklerinin düşürülmesine karşı olduğumuzu her platformda ifade ediyoruz. Fakat biz bu sorumluluğumuzu yerine getirirken, herhalde HDP'nin de demokratik sorumlulukları yerine getirmek üstüne düşen çok temel bir borçtur. Bu borcun HDP'liler tarafından yerine getirilmesini bekliyoruz. Böyle olduğu takdirde Türkiye'nin önü açılacaktır" değerledirmesinde bulundu.
- İran-Suudi Arabistan gerginliği
Kurtulmuş, Suudi Arabistan ile İran arasında başlayan gerginlikle ilgili ise Suudi Arabistan ve İran'ın İslam dünyasının iki büyük önemli ülkesi olduğunu vurguladı.
İki ülkenin Türkiye açısından da önemli bölge ülkeleri olduğunu anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Her iki ülke ile de iyi ilişkileri olan bir ülkeyiz. Suudi Arabistan ile İran arasında yaşanmakta olan ve maalesef Ortadoğu'da var olan gerilimlere çok ilave ve sert bir gerilim şeklinde gireceği belli olan bu gerilimden her iki ülkenin biran evvel çıkmasını isteriz. Bölge zaten barut fıçısı halinde. Bu bölgenin daha büyük gerilimleri kaldıracak takati kalmamıştır. Her iki ülkeyle de dost olan bir ülke olarak söyleyeceğimiz şu; her iki taraf da teenni içinde hareket etmek durumundadır. Suudi Arabistan ve İran'ın birbirine karşı hasmane tutum içerisinde hareket etmesi her iki ülkeye de zarar verir, bölgeye zarar verir.
Türkiye olarak yabancı ülkelerde bulunan diplomatik elçiliklerin Viyana Sözleşmesi çerçevesinde korunması dokunulmazlığı esastır. Ülkeler arasında siyasi farklılıklar ne olursa olsun, hangi gerilimler yaşanırsa yaşansın, diplomatik misyonların korunma altına alınması çok temel anlaşmalardan biridir. İran'da bulunan diplomatik misyon temsilciliklerinin korunma altına alınmasını İran tarafına tavsiye ederiz. Biz idam cezalarını kaldırmış bir ülkeyiz. Biz idam cezalarının uygulanmasını hele hele siyasi idam cezalarının uygulanmasının hiçbir şekilde bölge barışına katkısı olmayacaktır. Bütün bu idam cezalarının hepsine karşı olduğumuzu açıkça ifade ettik."
Kurtulmuş, bölgenin güçlü ve önemli ülkeleri olan İran ve Suudi Arabistan'a teenni tavsiye ettiklerini belirterek, şunları söyledi:
"1991'den bu yana devam eden gelişmelerin sürekli olarak bu ülkeler içinde bir takım ayrışmalara neden olduğunu üzülerek takip ediyoruz. Yeter artık. Bizim bu bölgede barışa, sükuna ihtiyacımız var. Bütün bu ülkelerin kendi farklılıkları, yöntemleri, siyasetleri ne olursa olsun herkesin evrensel İslam topluluğunun bir parçası olduğunu unutmamasını tavsiye ediyoruz. Her iki ülke de evrensel İslam topluluğunun bir parçasıdır. Bu topluluk içindeki farklılıkların en kısa zamanda ortadan kaldırılması, ülkeler arasında siyasi gerilimlerin sona erdirilmesi ve böylece ülkeler arasında yakın işbirliği sağlayamıyorlarsa bile, çok yakın düşmanlık hatları oluşturmamalarını tavsiye ederiz. İran ile Suudi Arabistan halkı bizim dostumuz, kardeşimizdir. Her iki tarafın da teenni içinde hareket etmesi bölgenin ve evrensel islam topluluğunun menfaatleri çerçevesindedir."
- Terörle mücadele
Bir gazetecinin, "Diyarbakır'ın Sur ilçesinde operasyon bölgesi dışında bir kadının hayatını kaybetmesiyle ilgili merminin nereden geldiğine yönelik bir soruşturma olduğunu biliyoruz. Sizin elinizdeki bilgiler nedir?" sorusu üzerine Kurtulmuş, bölgede son derece zor bir mücadele verildiğini aktardı.
Terör örgütü mensupları ile sivil vatandaşları birbirinden ayırt edecek azami bir titizlik içinde güvenlik kuvvetlerinin hareket ettiğini anlatan Kurtulmuş, "Bunu yaparken hem terörle mücadelenin şartları hem bölgedeki şartlar hem iklim şartları giderek ağır hale geliyor. Bu anlamda biz ortaya çıkan olayların her biri için sıra dışı bir durum söz konusuysa bunlarla ilgili soruşturmalar açıyoruz. Bu bahsettiğimiz olayla ilgili de soruşturma açılmıştır. Soruşturma devam ediyor. En kısa zamanda soruşturmanın sonuçları netleştiğinde kamuoyu ile paylaşılacaktır. Terörle mücadeledeki kararlılığımız ne kadar açıksa, terörden sivil vatandaşlarımızın zarar görmemesi niyetimiz de o kadar açıktır. Aynı şekilde terörle mücadele içinde maksadını aşan davranışlar olabilir. Bazı olaylar cereyan edebilir. Herkes rahat olsun. Yanlışlık yapılmışsa bu mutlaka ortaya çıkarılır ve ilgili yerden de hesap sorulur" diye konuştu.
Kurtulmuş, terörle mücadele ortamında bir terörist cesedinin yerde sürüklenmesiyle ilgili dört emniyet mensubunun açığa alındığının kamuoyunca bilindiğini vurgulayarak, terörle mücadelenin başka, sivillere zarar vermenin hatta teröristler öldükten sonra onların cesedine karşı saygı kurallarını aşmanın farklı olduğunu, bu konularla ilgili büyük titizlik içinde hareket ettiklerini söyledi.
"Terör örgütüne yönelik operasyonlarda zarar gören vatandaşların zararlarının telafi edilmesine yönelik ek tedbirler var mı?" sorusuna Kurtulmuş, "Terörden mağdur olan vatandaşlarımıza yönelik tedbirlerin uygulanması için mülki idare amirlerinin başkanlığında çalışmalar devam yürütülüyor. İlave tedbirler gerektiğinde de bunu Bakanlar Kuruluna getirir, ilave tedbirleri alırız. Ancak vatandaşlarımızın hem de esnaf ve sanatkarımızın karşılaştığı zarar ziyanın ortadan kaldırılması için çalışmalar sürüdürülüyor" karşılığını verdi.
- Merkez Bankası yetkililerinin sunumu
Kurtulmuş, Merkez Bankasının yetkililerinin yaptığı sunumun rutin sunumlardan birisi olduğunu ifade etti.
Merkez Bankasının senede iki kez sunum yapmak ve hükümeti bilgilendirmek mecburiyetinde olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bakanlar Kurulu üyelerimiz hem enflasyonla ilgili alanda, hem para politikalarıyla ilgili alanda, hem faizle ilgili alanda görüşlerini dile getirmiş, Merkez Bankası yetkilileri de bunları not etmiştir. Bildiğiniz gibi Merkez Bankası, araçsal anlamda bağımsız bir kuruluştur. Ancak Merkez Bankasının makro ekonomik dengeleri oturturken, enflasyon mücadelesini yaparken yani fiyat istikrarını sağlarken, Türkiye'nin büyüme hedeflerini ortaya koyarken, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ortaya koymuş olduğu genel perspektiften tamamen bağımsız hareket etmesi düşünülemez. Dolayısıyla ortada bir siyasi perspektif vardır.
Parlamentodan güvenoyu almış olan hükümetin bir reform paketi vardır. Bu reform paketinin içerisinde çok önemli ana değişiklik de şudur; Türkiye, şimdiye kadar daha çok makro istikrarı sağlayacak politikalar üzerine odaklanmış bir Merkez Bankası politikası uyguluyordu. Şimdi ise nitelikli büyümeyi esas alan bir hükümet programı söz konusudur. Dolayısıyla bununla ilgili olarak bizler de Bakanlar Kurulu üyeleri olarak görüşlerimizi paylaştık. Hükümetin ortaya koyduğu reform planı ortadadır. Buna göre, Merkez Bankası da kendi görüşlerini anlatma ve kendi görüşlerini bir yerde kontrol etme imkanını buldu."
- "Merkez Bankası da üzerine düşen ayarlamaları yapacaktır"
Merkez Bankası söz konusu olduğunda akıllara faiz meselesinin geldiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Merkez Bankası deyince faiz meselesi anlaşılıyor. Hayır değil. Merkez Bankasının birçok alanda onlarca uygulaması var. Bunları bir bütün olarak görmek lazım. Ekonomi yönetimindeki yeni faz değişikliğine bağlı olarak, yani sadece makro istikrarı esas alan ekonomi yönetiminde, Türkiye'de nitelikli büyümeyi esas alan bir anlayışa dönüşte tabii ki Merkez Bankası da üzerine düşen ayarlamaları yapacaktır" dedi.
Bütçenin TBMM'ye ne zaman sevk edileceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "İşler rotasında ilerliyor. İnşallah ocak ayı içerisinde bütçeyi Meclis'ten geçirmiş olacağız. Hatta ocak ayının tamamen sonuna da kalmadan biteceğini ümit ediyoruz" yanıtını verdi.
Kaynak: Ajanshaber