9 yıl önce
Toplantıda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Hiçbir kanuna dayanmadan sokağa çıkma yasakları uygulanıyor" dedi. "Bir darbe anayasasını bile hatırlatmak zorunda kaldılar topluma" diyen Yüksekdağ, "82 darbe anayasasında dahi kısmen tanınan kabul edilen, bazı haklar ve alanlar bu siyasi iktidar tarafından tamamen ortadan kaldırıldı" ifadesini kullandı. Yüksekdağ, "Kürt halkına özel bir savaş ilan edildi" diye konuştu.
Yüksekdağ'ın açıklamaları şöyle:
‘SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINA DİKKAT ÇEKMEK İÇİN DİYARBAKIR'DAYIZ'
Geleceği karartılmaya çalışan bir halkın, geleceğini aydınlatmak isteğiydi. Parti grubumuzla Diyarbakır'dayız, Sur'daki sokağa çıkma yasağına dikkat çekmek, tarihi, insanı, doğayı kıyımdan geçiren bu haksız çatışmaya, şiddete dur demek bütün dünyanın bütün Türkiye'nin, bütün vicdan sahibi insanların dikkatini buraya çekmek için iki günden beri HDP grubunu Amed'e taşıdık.
‘SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI KANUNSUZ'
Dün, yine Sur'daki saldırganlığa, devlet şiddetine ve yıkıcılığına dikkat çekmek için bir demokratik kitle etkinliği gerçekleştirmek istedik. Parti grubumuzla birlikte halkımızla birlikte bir yürüyüş gerçekleştirmek istedik. Normal koşullarda hiçbir engel olmaksızın dile getireceğimiz bir talep ve tepkinin karşısında yine siyasi iktidarın yasak ve engelleme tutumuyla karşı karşıya kaldık. Valilik hemen etkinliği kanunsuz ilan etti. Hiçbir kanun tanımayan, hiçbir kanuna dayanmayan bir siyasi iktidarın temsilcisinin bize kanunlardan bahsetmesi karşısında acı acı güldük sadece.
En demokratik hakkımızın, yasalarda da tanınmış, herhangi bir bildirimle, izne tabi olmaksızın gerçekleştireceğimiz, kullanacağımız bir hakkımız valilik tarafından ve Saray iktidarının Diyarbakır temsilcileri tarafından kanunsuz ilan edildi. Sokağa çıkan her yurttaşımız hedef haline getirildi. Aylardan bu yana bu topraklarda siyasi iktidar kendi koyduğu ve korumakla mükellef olduğu kanunları tanımıyor. Aylardır kanunsuz şekilde, anayasal dayanağı olmadan sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. Bu yasaklar her yerde eş zamanlı olarak uygulanıyor. Ve devletin resmi olarak kanunlara bağlı olan güçleriyle hiçbir kanuna bağlı olmayan ama yine devlete bağlı olan güçleri bu topraklarda katliam uyguluyor. Sokak infazları ve halkın yaşam alanlarının tahrip edilmesi, yıkıma uğratılması, tarihimizin, doğamızın, kültürümüzün hedef haline getirilmesi; bütün bunlar bu süre içerisinde hangi kanuna dayanarak uygulandı?
Siyasi iktidarın yazılı kanununda bu zulmün karşılığı yoktur. Kendi yazdıkları baskıcı, yasakçı, kanunlar bile artık bu zulüm uygulamasına yetmiyor.
Bir darbe anayasasını bile hatırlatmak zorunda kaldılar topluma. 82 darbe anayasasında dahi kısmen tanınan kabul edilen, bazı haklar ve alanlar bu siyasi iktidar tarafından tamamen ortadan kaldırıldı.
Biz, bu topraklarda uygulanan zulmü bırakalım kanunu yasayı, hiçbir kelimeyle dahi tarif edemiyoruz, anlatamıyoruz. Artık dilin anlatmaya yetmediği, sözlerin sözcüklerin tanımlamaya yetmediği bir yıkım siyaseti izleniyor bu topraklarda. Aylar boyunca bu topraklarda sayısız kentte sokağa çıkma yasakları ilan edildi ve insanlarımız bütün yaşam alanları hapsedilmiş durumda ölümle yaşamın kıyısında tutunmaya mecbur bırakıldı. Bizler, HDP olarak da Türkiye'nin Kürdistan'ın güçleri olarak sessiz kalamazdık bu yıkıma, kalmayacağız.
‘OHAL Mİ İLAN ETTİNİZ?'
Halkımız, bu topraklarda Kürt halkına karşı özel bir hukuk uygulanıyor ve siyasi iktidara sorarsanız bu topraklarda yaşanan uygulamaların hiçbir tanımı yok. Soruyoruz; OHAL mi ilan ettiniz? Hayır diyorlar. Memleketi ortadan ikiye böldünüz, böldüğünüz bu topraklarda özel bir yönetim mi uyguluyorsunuz diyoruz, hayır diyorlar. Herhangi bir kesim darbe yapıp yönetime el mi koydu diyoruz, hayır diyorlar. Bugün bu topraklarda yaşanan bu zulmü tanımlayamıyorlar. Açıklayamıyorlar. Bizler bu gerçeği açıkladık diye yine bizleri linç etmeye kalkıyorlar. Kendi yandaşlarıyla beraber, yalana ve karanlığa sarılmış kesimlerle beraber. Gerçeğin ve dürüstlüğün sözünü, iradesini linç etmeye kalkıyorlar. Bir kere daha söylüyoruz; Ankara'da da söyledik; burada Türkiye Cumhuriyeti Devleti toplumun ve halkın bir kesimini, Kürt halkına karşı, özel bir hukuk uyguluyor ve savaş ilan ediyor.