9 yıl önce
Meclis'te, Çağdaş Esnaf ve Sanayici İşverenler Derneği heyetini kabul eden Demirtaş, barış, demokrasi ve ekonomiyi bir arada tartışabilen örgütlenmelerin demokrasi için şart olduğunu vurgulayarak, işveren derneklerinin önemine işaret etti.
Demirtaş, bir gazetecinin, "Tahir Elçi'nin öldürülmesine ilişkin 'Devletsizlikten öldürüldü' dediniz, bunu biraz açar mısınız?" sorusuna şu cevabı verdi:
"Ortadoğu'da Kürtlerin bir devleti yok. Arapların 22 devleti var ama Kürtlerin bir devleti yok. Suriye, Irak ve Türkiye de Kürtlerin devleti gibi davranmıyor. Türkiye Cumhuriyeti de bütün yurttaşların devleti gibi davranmıyor. AKP yandaşları devletin her türlü nimetinden faydalanırken, yandaş olmayanlar devletin sadece zulüm yüzünü görüyorlar. Tahir Elçi, arkasında devlet olan bir baro başkanı olsaydı ya öldürülmezdi ya da arkasından 'Oh olsun' açıklaması yapılmazdı."
'SORUMLULUK HÜKÜMETTE'
"Olay yeri incelemesi yapılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Demirtaş, inceleme yapılmamasının sorumluluğunun kendilerinde değil hükümette olduğunu savundu. Demirtaş, kendisinin de o bölgeyi iyi bildiğini, orasının inceleme yapılamayacak bir yer olmadığını ileri sürerek, incelemeye yönelik bugün bir saldırının olmadığını ve silah sesi üzerine inceleme yapacak görevlilerin alandan ayrıldığını söyledi.
'SOKAKTA POLİSLER DIŞINDA ATEŞ AÇAN YOK'
Demirtaş, "Mermi çekirdeği bulunmuş olsaydı faile ulaşmak çok kolay olacaktı. Mermi çekirdeği olmadığı müddetçe kimin ateş ettiğini bulmak zor olacak. Şu da bizim açımızdan nettir ki o dakikada o bölgede ve o sokakta polisler dışında ateş eden hiç kimse yok. Tahir Elçi'yi öldüren kurşunun polis silahından çıktığı kesin ama hangi amaçla hangisinden çıktığı ancak adil bir soruşturma ile ortaya çıkarılabilir" dedi.
'GAZETECİLİK YAPTIKLARI İÇİN İÇERDELER'
"Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasını basın özgürlüğü açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Demirtaş, şunları söyledi:
"Dikkat edin, tutuklanan hiçbir gazeteciyle ilgili gazetecilik yaptıkları için tutuklandıkları söylenmiyor. 'Başka faaliyetler' diyorlar. Bir kılıf buluyorlar. Can Dündar ve Erdem Gül'ün yaptığı faaliyet yüzde yüz gazeteciliktir. Casuslukla suçlanabilecekleri hiçbir şey yoktur. Ne gizli belgeleri çalmak için uğraştılar ne de bir şey yaptılar. Savcılık dosyasındaki fotoğraflar gazetelerinde yayınlandı. Gazetecilik yaptıkları için içerideler. Türkiye açısından tam bir utançtır. Umut ediyorum derhal serbest bırakılırlar. Tümüyle dayanışma içindeyiz baskı altında olan medyalarla. Bu günler de geçecektir."