4 yıl önce
Kitap okumak bazıları için sadece bir hobiden ibaretken bazıları için ise rahatlatıcı ve olmazsa olmaz bir durumdur. Kitap okuyarak günün yorgunluğu ve stresinden uzaklaşılabilir. Kitap okurken düşünülen tek şey ortamın sessizliği ve kitapta geçen olay örgüsüdür. Her şeyi unutmak isteyenler için kitap okumaktan başka yapılacak güzel bir şey yoktur.
Bazılarımız için ise kitap okumak olmazsa olmaz durumlardan bir tanesidir. Günde belli bir sayfa kitap okumayanlar, okumadan uyuyamayanlar çoktur. Bunlar artık kitap kurdu olarak nitelendirilen, belli bir kitap birikimi olan kendilerine ait bir kütüphaneye sahip olan kişilerdir. Açık söylemek gerekirse kitabın keyfini süren ve okudukları kitapların yazılış hikayelerini bile bilen kişiler işte bunlardır.
Dışarıdan bakıldığı zaman sıkıcı insanlar olarak nitelendirilebilirler ama aslında kafalarında onlarca hikaye dönmektedir. En iyi kitapları onlar bilirler. Burada unutulmaması gereken asıl mesele en iyi kitabın kişiden kişiye göre farklılık gösterdiğidir. Tamamen zevk meselesidir.
Kitap denildiği zaman birçoğumuzun aklına dünya klasikleri gelir ve kesinlikle en iyi kitaplar listesinde başı çeker. Son dönemde dünya klasikleri de kendi arasında ayrılmaktadır. Eski dünya klasikleri ve çağdaş dünya klasikleri olarak. Eski dünya klasikleri denildiği zaman en iyi kitaplar arasında Tolstoy ve Dostoyevski gibi yazarlar başı çekmektedir.
Savaş ve Barıştaki o ağdalı Rus hayatı her okuru içine çekmeyi başarmıştır ya da Suç ve Ceza’da ki ana karakterin dramı herkesi üzer. Çağdaş dünya klasiklerine bakıldığı zaman benim okumaktan zevk aldığım ve her okurada tacsiye ettiğim yazar G.G. Marquez’dir. Her kitabı istisnasız en iyi kitaplar listesinde yer alabilir ama Yüzyıllık Yalnızlık’ın yeri bir başkadır.
Yüzyıllık Yalnızlıkta tekrar eden isimler, betimlemeler ve kişilerin karakter analizleri Marquez’i baş tacı yapmaktadır. İlk defa okunulduğu zaman dili biraz karmaşık ve ağır gelmekle birlikte sonrasında insanın elinden bırakası gelmemektedir.
Neden dünya klasikleri bu kadar önemli diye düşünecek olursak;
Kısacası dünya klasikleri insanın beynini açan, çalıştıran türden kitaplardır.
Türk klasikleri eskiden yeniye geniş bir yelpazede yer almaktadır. Türk klasiği denildiği zaman iki yazar aklıma gelmektedir. Biri Yaşar Kemal diğer Sebahattin Ali. Farklı türde kaleme sahip olmalarına rağmen her ikisi de Türk edebiyatının baş tacıdır.
Anadolu’nun zor yaşam şartlarını, yoksulluğunu ve halkını tanımak isteyen mutlaka Yaşar Kemal’in kalemi ile tanışmalıdır. Yaşar Kemal’i en iyi yapanlardan bir tanesi de seri halinde kitap yazmasından gelmektedir. Ağrı Dağı Efsanesi ve İnce Memed seri halinde yazılan kitaplardandır.
En iyi kitaplar denildiği zaman Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sını asla unutmamak lazım ve bu kitabı bir okur hayatında birkaç defa okumalıdır. Türk klasikleri arasına Orhan Pamuk’un kitaplarını da her zaman eklerim. Özellikle betimlemeleri ve karakter analizleri okuru kitabın içine alacak türden.
Okurken kitabın içine girmek ve orada kendine bir yer etmek bu olsa gerek. Orhan Pamuk’un kitaplarında okura ayrılmış bir yer her zaman bulunmaktadır. En iyisi kesinlikle Kara Kitap.
Gelelim kitap okumayı sevmem diyenlerin bile elinden düşüremeyeceği polisiye kitaplara. Yeryüzündeki en iyi polisiye yazar olarak Agatha Christie’i görenlerdenim. Her kitabı en iyidir ama Doğu Ekspresinde Cinayet mutlaka okunması gereken kitaplardandır.
Ayrıca polisiye denilince ilk akla gelenlerden biri olan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayeti kesinlikle en iyi kitaplar arasında yer almaktadır. Dipnot olarak belirtmek gerekirse, yabancı kitapları keyifle okumak isteyenler iyi bir çeviriye sahip olmalıdır. Bunun için hangi yayınevinin kitabının alındığı çok önemlidir. Yoksa okudum ama anlamadım dersiniz.
Polisiye kitap denilince milli yazarımız olan Ahmet Ümit’e değinmeden geçmek olmaz. Benim favori kitabım Beyoğlu Rapsodisidir. Yazar burada cinayeti de İstanbul’u da ilmek gibi işlemiştir. Bir ikinci en iyi ise Patasana kitabıdır. Cinayet burada tarihin tozlu sayfalarının arasından ayaklanıp gelmektedir.
Her okurun kitap okumaya başladığı kitaplardan biri olan korku gerilim kitaplarını bende okudum. Uzun süredir okumuyor olmama rağmen o ilk okuduklarımda asla aklımdan çıkmamaktadır. Korku gerilim denildiği zaman akla ilk Stephen Kıng gelmektedir. Birçok kitabını okumuş olmama rağmen Yaratık ve Sis en iyiler Arasında yer almaktadır.
Okurken bazen insanın aklını başından alacak türde satırlarla karşılaşmak mümkündür. Burada maalesef en iyiler arasına bir Türk yazarı koyamıyorum. Biz Türkler belki vicdanımızdan belki de kültürümüzden kaynaklı iyi bir korku kitabı yazamıyoruz.