Yazarlar

Ruhsal Hasta, Yoksa Suç?

Ruhsal hastalar tarafından işlenen cinayetler bu konuyu gündeme getirdi Ruhsal hastaların ne derecede ciddi suçların yaptıkları konusunda haberlere sıkça rastlıyoruz. Bu zaman zaman toplumda tartışma konusuna dönüşüyor. Türkiye'de 74 yaşındaki zihinsel hastanın yemek üstünde yağı tavada kaynatarak 50 yıllık eşinin yüzüne döküp yakması ve bu eyleminin ardından ise kendisini yüksek katlı binadan atarak intihar etmesinden sonra bu konu yeniden güncellendi. O kişi sağ kalsaydı bile, hareketlerine cevap verebilir bilmeyecekdi. Çünkü ruhsal hasta ne zaman ne yapacağını hiç kendisi de bilmiyor. Peki, böyle olan takdirde, ruhsal hastalarla bir evde yaşayanların güvenliğini kim garanti eder? Bu da bir gerçektir ki, bu hastalıktan muzdarip insanların işledikleri cinayetlere karşı itham ileri sürülse de, akıl hastası olması versiyasi kararlaştırır, ancak bundan sonra onun hangi ceza alacağı belli edilir. Ekspetiza eğer bu kişinin olayı oluşurken zihinsel gerginlik geçirmesini ispat getirirse, o tedaviye yöneltilir. Böyle bir olaylardan sonra insanın aklında bir soru ortaya çıkar: "Ruhi hastalar evde tedavi mi?". Birçok kişi ruhsal hastaların mutlaka kapalı bir yerde tutulacak olduğunu düşünüyorlar. Yıl boyunca başkentteki ruhsal-sinir 15 bine yakın insanın başvuruyor. Hazırda cumhuriyet üzere 9 psikiyatri hastanesi, 11 dispanser faaliyet gösteriyor. Geçenlerde ise Salyan ilçesinde 2 katlı 100 yatak Rayonlararası Psikiyatri Hastanesi'nin açılışı olup. Bilgiye göre, diğer bölgelerde de benzer profilli tıp kurumlarına ihtiyaç var. Bununla da anlaşılıyor ki, ruhsal hastaların sayısı ülkemizde oldukça fazladır. Genel psikiyatrisi Geray Geraybeyli düşünün ki, ruhsal hastaların toplum için tehlikeli olması Sovyet tefekkürünün biçimidir. Genel psikiyatrist bu hastaların tehlikeli olduğunu kabul etse de, onların daima hastanede yakalanmasının taraftarı olmadığını düşünüyor: "Akut psikozların kulağına emredici sesler gelebilir ve hezeyan fikirler oluşturabilir. Bu belirtiler sonucunda ise hasta insanın tehlikeli olabilir. Biz istesek de, bütün kronik hastaları sabit yerleştirebilirsiniz edemeyiz. Çünkü o kadar sabit yoktur. Onlar toplumda yaşayabilir. Doğru, ben onu kabul ediyorum ki, onlar agresif olabilir, suç neden olabilir. Ancak bu demek değildir ki, bu hastaysa, sürekli hastanede olmalıdır. Maştağa Ruhi-Sinir Hastanesi baş hekimi Ağahesen Resulov hastaların ev ortamında yakalanmasının yanadır: "Genelde son zamanlarda ruhsal hastalar tarafından özel acımasızca işlenen cinayet olaylarının sayısı arttı. Olayın ruhsal hastalar tarafından işlenmesi toplumda böyle bir fikir oluşturur ki, bu hastaların evde bakım önerilir. Şahıs ruhsal hastaysa, o mutlaka hastanede tedavi edilmelidir. İnsanlar düşünüyorlar ki, ruhsal hastalar mutlaka kapalı şekilde yakalanmasının. Onlar hesap ediyorlar ki, ülkede psikiyatri departmanı ne kadar çok olursa, o kadar iyidir. Bence, bu, çok yanlış bir düşüncedir. Sohbet hastanelerin açılması veya yatak fonunun genişlendirilmesinden yok, işte alternatif yardım türlerinden gidiyor. Örneğin, o kadar kişi var ki, küçük bir sorun için psikiyatri hastaneye gitmekten utanır, sorun kalıyor ve daha da derinleşiyor ". Bizi ilgilendiren temel soru ise Azerbaycan'da ruhsal hastalarla ilgili son istatistik oldu. Ağahesen bey bildirdi ki, istatistiksel rakam değişmiyor: "Genelde 0,6 faizden 0,101 faize kadardır, bu faiz tüm dünyada da böyledir. Sadece bir var hastalar evlerde kalıp tedavi olsunlar, bir de var hastanede. Elbette böyle hastaları evlerinde saklayanlar da var. Kimin ki, koşulları, imkanı var, o, hastasını evde tutar. Özel doktor tutuyor, kendisi ilaç alır. Ama orta tabakanın çoğunluğu buraya yönelirler. Çünkü günde üç kez yemek var, haftada bir kez hamamları var. Kadınlar için giysiler de verilir. A.Resulov artık sağalmış hastalarla ilgili karşılaşılan ciddi sorunlardan da bahsetti. O, bildirdi ki, sosyal ilişkilerini kaybetmiş hastaları hastanede saklayıp yatıra bilmiyorlar. Çünkü onların hastanede yatmaya gerek yoktur. Tedavi oldular, normal durumdalar. Sadece, onların ne evi, ne ailesi var, bir kişileri ortaya çıkmıyor. Ek olarak kayıt onaylandı ki, hastanede yaklaşık 345 civarında bile adam var. Onlar için yurt şeklinde yerleşim meskenleri düşürmek gerekir. Belirtelim ki, ruhsal bozukluk her normal kişide olabilir. Bu kişiler hastalığın biçiminden, çekisinden bağlı olarak tedaviye çizilir. İki tip - keskin ve kronolojik ruhsal hastalar oluyor. Onlardan birincilerin muayenesi 1 ay da sürebilir. Bundan sonra hasta eve bırakılıyor, muayene ve tedavisi ise ev ortamında sürdürülmelidir. Çünkü dışlama belirtilmedikçe, hasta daha çabuk sağalır, sadece yakınlarından kenar kaldıklarında. İstatistik gösteriyor ki, bu tip insanların işlediği olaylar genel suçların 1 faizini teşkil ediyor. Her yaş için spesifik suç var. Gençlerde holiganlık, yaşlılarda kıskançlık, orta yaşlı insanlarda ise morfizim ortaya çıkıyor. Ruhsal hastalık genetik hastalık gibi tanınsa da, bu hastalığın başlıca kaynağı stres faktörleridir. Toplumun yoğunluğu, hayatın sureti arttı. Her kişi bu hızla ayak bilmiyor. En büyük sorun yerkürede nüfusun çoğalmasıdır. Gerçek hayatta karşılaştığımız ciddi sorunların çoğu insanın içinde yatan akıl hastalığı taşıyıcılarını uyandırır. Hiç kimse garanti veremez ki, o akıl hastalığı olmayacak. Avrupa'da hastahanesinde ihlal olan kişinin saklama süresi 12 gündür. Eğer hasta durumdan çıkmışsa, onu tutmaya kimsenin yetkisi yoktur. İnsanların özgürlük hakları vardır. 2001 yılında "Psikiyatri yardımı hakkında" kabul edilen kanuna göre, sabit çıkarma kurallarında gösterilen, hastanın kendisinin veya yakın akrabalarının dilekçesi ve doktorun raporu ve tedavi dönemi tamam olunca, o hastaneden çıkarılabilir. Her bir akıl hastası çocuğu olan ebeveyn ise doktorların söylediklerine ciddi uymalıdır. Onu evde koruyarak, hem kendisini, hem de ailesini tehlikeye atmış olur. Belirtelim ki, ruhsal hastaların sayısı hakkında net bilgi yoktur. Çünkü onların bir kısmı evlerde tedavi edilir. Hastanede ise günümüzde 1700 civarında hasta var. Onların yaklaşık 440 kişiye yakını kadınlar, kalanı erkekler, 25'i ise çocuklardır. Geontoloji hastaları ise 80'e yakındır.