6 yıl önce
31 Ocak 1994 Nijerya doğumlusun. Öncelikle nasıl bir çocukluk geçirdin?
Kalabalık bir ailede büyüdüm. Üç erkek kardeşim, iki de ablam vardı. Her şeyi birlikte yapar, birlikte zaman geçirirdik. O yüzden güzel bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim. Aile içinde tek futbol oynayan benim. Bu da benim için ayrı bir mutluluk.
Aileni tanıyabilir miyiz? Annen, baban ne işle meşgul? Kardeşlerini de tanıtır mısın?
Babam mekanik mühendisi ve bir şirkette çalışıyor. Annem öğretmen. Ama şimdi öğretmenlik değil, devletin bir kolunda eğitim sekreterliği yapmaya başladı. Bir erkek kardeşim okuldan yeni mezun oldu. Diğeri doktor. O da yeni mezun. Ablalarım iş kadını. Onlar da çeşitli alım-satım işleri yapıyor.
Nijerya'da nasıl bir yaşantın vardı? Mühendis bir baba ve öğretmen bir anneden gelen bir çocuk olarak öğrenim hayatın hakkında da bilgi verir misin?
Üniversiteye başladım. Devam da ettim. Ama daha sonra futbola olan yeteneğimi keşfettim ve kendimi futbola yönlendirdim. Bu sebeple okulu bırakmak zorunda kaldım. Ama benim için doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu mesleği yaparak aileme de yardımcı oluyorum.
Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti?
Aslında beni en çok destekleyen kişi annemdi. Futbolcu olabileceğimi söyleyen kişi annemdi. Çünkü bana ayakkabılar, formalar aldı. Beni idmanlara götürdü, getirdi. Annemin desteğini açık bir şekilde söyleyebilirim. Beni bu yolda cesaretlendirdi. Bir de Usen diye bir hocam vardı. Beni keşfeden de o oldu. Onun yönetimi altında antrenman yapıyordum. Belki futbol yeteneğimi kendisi keşfetti ama beni cesaretlendiren ve futbolculuk yolumu açan kişi kesinlikle annemdir.
Genellikle babalar çocuklarının futbolcu olmasını ister. Bugüne kadar yaptığım röportajlarda ilk defa bir annenin oğlunu futbolcu yaptığını duyuyorum.
Garip bir durum daha var aslında. Babam futbolcu olmama karşıydı. Buna karşılık annem hep beni destekledi. Aslında çok kolay değildi. Çünkü Nijerya'da anne-babaların, çocuklarının futboldan para kazanacaklarına olan inancı çok az. O yüzden altyapı dönemim biraz zor geçti. Benim için en önemli şey annemin ve hocamın vermiş olduğu destekti. Onlar sayesinde zor dönemi iyi atlattım ve futbolcu olabildim. Ama ailelerinden destek görmeyen diğer arkadaşlarımın işleri çok zordu.
Futbol yaşantına Akwa United'da başladığını görüyoruz. Akwa'da ve Nijerya'da nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Bu kulüpten sonra Dolphin FC takımına transfer oluyorsun. Dolphin FC günlerin nasıl geçti?
Dolphin FC, Akwa United'tan daha yüksekte bulunan bir takım. Türkiye'nin Süper Ligi gibi düşünün. O seviyede olan bir takım. Dolphin FC'ye gittikten sonraki ilk sezon çok zorlandım. Genç bir oyuncu olarak birçok şey öğrendim ama zorluklara katlanmak durumundaydım. Ama bir sonraki sene uyum sağladıktan ve ortamı öğrendikten sonra daha iyi işler yaptım. Maçların ritmini yakaladım ve oynamaya başladım.
Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın bugün futbolcu olamadı ama sen bunu başardın. O arkadaşlarına oranla neleri farklı yaptın da bugün profesyonel bir sporcu olabildin?
Birincisi, Tanrı'ya inandım. İkincisi ise kendime inandım. İyi çalışırsam, bir şeyleri doğru yaparsam başarabileceğime inandım ve bu inancımı da daima koruyorum. Çalışmaya devam ediyorum. Amaçladığım şeye ulaşmayı hep başardım. Her zaman en iyi futbolcu olduğuma dair bir düşünce var aklımda. Bu düşünceyi sürekli takip edip, elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Belki de beni diğerlerinden farklı kılan şey kendime olan inancım.
2015 yılında Tunus'un Esperance takımı seni transfer ediyor. Tunus günlerin nasıldı? Futbolunu geliştirmende ne gibi katkıları oldu?
Gittiğim lig, Nijerya'dan daha kaliteli ve rekabetçi bir ligdi. Benim açımdan da takım içinde rekabet ortamı vardı. İlk kez Nijerya dışında futbol oynamaya gitmiştim. Millî maçları saymazsak ilk kez yurt dışına çıkıyordum. Millî takımla daha önce Nijerya'nın dışına çıkmıştım ama ilk kez kendi kariyerim için başka bir ülkeye futbol oynamaya gittim. O yüzden Tunus tecrübesinin bana gerçekten çok yardımı oldu. Hem futbolumu geliştirmemi hem de tecrübe kazanmamı sağladı. İlk sezonunda bir fark oluşturduğumu düşünüyorum. Hem ligde hem de Şampiyonlar Ligi'nde goller attım. Tunus'taki tecrübemle ilgili olarak her şeyin iyi olduğunu düşünüyorum. Gelecekle alâkalı olarak kendime güvenimi sağladı diyebilirim.
16 takımlı Tunus 1. Ligi'ndeki kariyerine baktığımızda ilk sezonda 14, ikinci sezonunda 11 maçta forma giydiğini görüyoruz. Özellikle ikinci sezonda az oynamanın sebebi neydi?
Milli takımda bir sakatlık yaşamış ve Tunus'a sakat olarak dönmüştüm. Teknik direktörümüz sakatlığım olmasına rağmen beni oynatmak istedi. Ben de kendisine sakatken oynayamayacağımı söyledim. Bu olayın ardından bir süre bana şans vermedi ve takımın dışında kaldım. O yüzden oynadığım maç sayıları az görünebilir ama bu bir meydan okumaydı benim için. Kariyeriniz boyunca her zaman meydan okumalarla karşılaşacaksınız. Bu olay beni durdurmadı. Söylediğim gibi, her zaman kendime inanmaya devam ettim. Sahip olduğum yeteneğe inandım ve çalışmayı sürdürdüm.
2016 yılının Ağustos ayında yolun Kasımpaşa ile kesişiyor. Transfer hikâyeni anlatır mısın?
Beni buraya Rıza Çalımbay getirdi. O dönemde menajerimle iletişime geçmişlerdi. Menajerim de benim maçlarımdan görüntüler gönderdi. Onlar da o görüntüleri izleyip beni istediler. Transferim de bu şekilde gerçekleşti.
Çok genç ve nispeten tecrübesiz sayılabilecek bir dönemde Kasımpaşa'ya geliyorsun. Ancak ilk sezonunda Süper Lig'de 29, Türkiye Kupası'nda 9 maçta forma şansı buluyorsun. 25'i ilk 11 olmak üzere toplam 38 maçta 2221 dakika sahada kalıyorsun. 6 da golün var. Bunlar genç ve tecrübesiz sayılabilecek bir oyuncu için çok iyi rakamlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Süper Lig'e gelmem oldukça iyi bir meydan okumaydı. Ama daha önce de söylediğim gibi kendime inandım. Her zaman bir fark yaratarak takıma katkıda bulunabileceğime inandım. İşler nasıl olursa olsun kendime inancımı sürdürdüm. Genç bir oyuncu olsam bile bunları başarabileceğimi gösterdim. Kendi inancımı kendime kanıtlamış oldum.
Başarılı oyunun bu sezon da devam ediyor. Röportaj yaptığımız güne kadar 20 Süper Lig, 3 de Türkiye Kupası maçında forma giydin, şimdiden ligde 6 golün var. Bu sezonu nasıl değerlendirirsin?
İyi olduğunu düşünüyorum. Böyle de olmak zorunda. Çünkü her sezon kendimi geliştirmeye devam etmem gerekiyor. Her sezon bir önceki sezondan daha iyi şeyler yapmalıyım. Daha çok gol atmalıyım. Hücum oyuncusu olarak takıma daha fazla katkı vermeliyim. Bu hem benim hem de takımım için iyi bir durum. Takımın alabileceği en çok galibiyeti almasında rol oynamalıyım. Zaten böyle olması gerektiğini düşünüyordum. Her zaman kendimi geliştirme amacında olduğum için böyle devam edeceğine inanıyorum.
Kasımpaşa sezon sonuna kadar Avrupa iddiasını sürdürmek istiyor. Takımdaki havayı ve sezon sonu hedeflerini anlatır mısın?
Takım olarak birbirini oldukça seven insanlardan oluşuyoruz. Amacımız da her maçı kazanmak. Her maçta elimizden gelenin en iyisini yapıp galibiyete ulaşmak istiyoruz. Bu sahip olduğumuz birliğin ve ruhun da bizi Avrupa'ya götürebileceğine inanıyorum. Çünkü oyuncu kalitesi olarak değerli bir takımımız var. Takım olarak bu birliğimizi koruduğumuz sürece de Avrupa hedefini gerçekleştireceğimize inanıyorum.
Teknik direktör Kemal Özdeş genç oyuncularla çalışmayı seven bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?
Kemal Hoca benim burada kalmamı sağlayan ve kontratımı uzatan teknik direktör. Ona bir hoca olarak çok inanıyorum. O da bana inanıyor. Bütün oyuncularına inanıyor. Bu benim için önemli bir durum. İyi çalışıyorum ve bana şans verdiğinde kendimi kanıtlamaya uğraşıyorum. Bir oyuncu için en önemli şey, şans geldiğinde bu şansı en iyi şekilde kullanmak ve boşa çıkarmamaktır. Benim yaptığım şey de bu. Aramızdaki ilişki bu şekilde devam ediyor. Genç oyunculara inanıyor. Genç oyuncuların iyi çalıştığını görüyor. Çünkü iyi çalışan oyuncular forma şansı geldiği zaman bu performansı vermek için hazır olan oyunculardır. Dediğim gibi, ona hoca olarak inanıyorum ve o da bana inanıyor. Şans geldiğinde elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
Hem kanatlarda hem de santrfor oynayabilen çok yönlü bir oyuncusun. Kendine hangi oyuncuları örnek alıyorsun?
Gol atan oyuncuları çok izliyorum. Kendime onları örnek alıyorum. Onların gol attığını görünce ben de bunu bu şekilde yapabileceğimi düşünüyorum. Onlardan birisi Ronaldo. Çok fazla gol atıyor. Messi de aynı şekilde. Kendi ligimizde Adebayor ve Vagner Love skora çok fazla katkı yapan oyuncular. Onları izlerken bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Onların yaptığı aksiyonlardan bir şeyler kapmaya çalışıyorum ki onlar kadar skora katkı yapabileyim.
Kariyerinin henüz başında sayılırsın. Kendine nasıl bir yol çizdin? Hayallerin neler?
Şampiyonlar Ligi'nde oynamak ve büyük takımlarda forma giymek… Real Madrid, Manchester United, Chelsea gibi takımlarda oynayabilmek… Tabiî bu bütün oyuncuların hayali ve benim de hayallerimden birisi. Bunun için çok fazla çaba sarf ediyorum.
Nijerya ve Tunus'tan sona Süper Lig'i nasıl buldun? Farklar neler?
Türkiye liginin Avrupa'daki en iyi liglerden birisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü buradaki takımların hepsi iyi. Kendi evinizde de oynasanız, deplasmanda da oynasanız takımların hepsi çok iyi. Nijerya ve Tunus'ta durum biraz daha farklı. Sadece büyük takımlar çok iyi oyunculara sahip. Türkiye'de ise bütün takımlar çok iyi oyunculara sahip olduğu için durum biraz daha farklılaşıyor.
Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerdeki oyuncular, Türk oyunculardan daha fazla transfer yapıyor. Sence bunun sebebi nedir?
Aslında bu durum yeteneğin yanı sıra inançla da alâkalı. Çok iyi liglerde oynayan kaliteli oyuncular, bazen fırsatları iyi değerlendiremeyebiliyor ya da bu fırsat onlara bir türlü gelmiyor. Biraz sahip oldukları yetenek ve hedefleriyle alâkalı olduğunu düşünüyorum.
Ligimizde hangi oyuncuları beğeniyorsun?
Süper Lig'de gerçekten çok kaliteli oyuncular var. Ricardo Quaresma, Pepe kalitesi tartışılmaz isimler. Cenk Tosun çok iyi bir golcü ve nitekim Everton'a transfer oldu. Ligdeki pek çok oyuncunun skora yaptıkları katkıyı gördüğünüzde çok fazla etkileniyorsunuz ve bu oyuncuları izlemek büyük bir keyif.
Türkiye'de forma giyen bir Nijeryalı olarak, Türk futbolcuları nasıl buluyorsun?
Aslında daha önce birlikte çalıştığım Türk oyunculardan Adem Büyük'ü söyleyebilirim. Adem Büyük harika bir oyuncu. Çok yetenekli. Özellikle hava toplarında topu hemen yere indirebiliyor. Çok meziyetli bir oyuncu. Bizim takımımızdan Veysel Sarı'yı söyleyebilirim. Bu ligde oynayan genç oyuncuları söyleyebilirim. Her zaman çalışmaya devam etmeleri gerekiyor. Genel olarak Türkiye'de harika yetenekler olduğunu düşünüyorum.
Nijerya, Türkiye'nin de yakından tanıdığı Jay Jay Okocha, Amokachi, Uche gibi efsane oyunculara sahipti. Ama son dönemde Nijerya'nın o eski sükseli zamanlarından uzak olduğunu görüyoruz. Sence bunun sebepleri neler?
Aslında hâlâ çok iyi genç oyuncularımız var. Bu gençler sayesinde Dünya Kupası'na katılma hakkını kazanabildik. Genç oyuncuların kendilerini gösterebilmeleri için Dünya Kupası büyük bir fırsat. Eğer Rusya'ya gelir ve izleme fırsatı bulursanız, bu genç oyuncuların neler yaptıklarını göreceksiniz.
Türk Millî Takımı hakkında ne düşünüyorsun?
Benim gördüğüm kadarıyla şans faktörü oldukça önemli. Bu şans bazen yanınızda olmayabiliyor. Çok iyi oynadığınız maçları bazen kaybedebiliyorsunuz. Ya da kötü oynadığınız maçları şans faktörüyle kazanabiliyorsunuz. Türk Millî Takımı belki Dünya Kupası'na katılamadı ama oldukça iyi oyuncuları var. Belki bir sonraki Dünya Kupası'nda tekrar kendisini gösterecek. Bu Dünya Kupası'na katılamayan tek takım Türkiye değil. Birçok takım katılamadı. Zamanla Türkiye'nin çok daha iyi işler yapacağını düşünüyorum.
İstanbul'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarını nasıl değerlendirirsin?
Netflix'ten film izlemeyi seviyorum. Boş zamanlarımda İstinye Park'a gidiyorum ve alışveriş yapıyorum. Aynı zamanda güzel bir restorana gidip pizza yemeyi seviyorum.
Bizim unuttuğumuz, senin eklemek istediğin bir şey var mı?
Umarım Kasımpaşa bir gün Süper Lig'in şampiyonu olur.
Röportaj: Rasim Artagan / TamSaha
TFF