9 yıl önce
Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin DAEŞ'e karşı mücadele koalisyonunun bir üyesi olduğunu ve koalisyon içinde aktif bir çaba sarf ettiğini söyledi.
Bu çabaları koalisyonun ortaklarıyla yoğunlaştırdıklarını dile getiren Sinirlioğlu, şöyle devam etti:
‘ABD İLE YAKIN İŞBİRLİĞİMİZ VAR’
"Sayın John Kerry'nin ifade ettiği gibi hala Türkiye'nin sınırlarının belirli bir bölümünde DAEŞ'in mevcudiyeti sürüyor. Biz DAEŞ'in sınırlarımızda varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz. DAEŞ'ten kaynaklanan Türkiye'nin güvenliğine yönelik tehditlere karşı birçok tedbir almaktayız ve almaya devam edeceğiz. Bu tedbirleri DAEŞ ile mücadele koalisyonundaki ortaklarımızla, müttefiklerimizle koordinasyon içinde yürütüyoruz. Bu bağlamda ilave birtakım tedbirler alınabilir. Bununla ilgili bazı planlarımız mevcut. Bunların zamanlaması ve nasıl yürütüleceği konusunda o planlamalar tamamlanmadan ayrıntılı bir tanım yapmam, izahatta bulunmam pek mümkün değil ama işin özü şudur; DAEŞ, tüm dünya için olduğu gibi Türkiye için de büyük ve ciddi bir tehdittir. Biz Suriye'nin halen içinde bulunduğu kaos ortamının Türkiye'nin güvenliğine dönük yarattığı tehditlerle sürekli olarak mücadele içindeyiz. Bu mücadelemizi önümüzdeki günlerde daha da güçlendirerek sürdüreceğiz. ABD ile de bu çerçevede çok yakın bir iş birliğimiz var. Askerlerimiz, tüm kurumlarımız birlikte çalışıyor. Bildiğiniz gibi İncirlik'te de bazı konuşlandırmalar oldu. Tüm bu adımlar ortak hedefimiz olan DAEŞ'in yok edilmesine dönük mücadelenin, daha da netice alıcı bir şekilde yürütülmesi için, Suriye halkının güvenliği için, Türkiye halkının güvenliği için kararlılıkla ilerletileceğinden hiç kimsenin tereddüdü olmasın."
"ABD Dışişleri Bakanı John Kerry 'Suriye'nin kuzey sınırının yüzde 75'i kapanmış durumda. Türklerle geri kalan 98 kilometreyi kapatmak için operasyona giriyoruz' şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamada geçen 'operasyon' ifadesi ne anlama geliyor?" sorusu üzerine Sinirlioğlu, aynı konuda ‘operasyon’ ifadesini daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve kendisinin de kullandığını hatırlattı.
Türkiye'nin ulusal güvenliğine dönük Suriye'deki kaostan kaynaklanan tehditlere karşı sürekli olarak tedbirler aldığını vurgulayan Sinirlioğlu, şunları söyledi:
"Alınan tedbirlerin yürütülmesi, farklı düzlemlerde, farklı düzeylerde yürütülen operasyonlar neticesinde hayata geçirilmektedir. Aslında o bölgelerde biz uzun zamandan beri ABD ile hava operasyonları yürütüyoruz. Bunları DAEŞ ile mücadele koalisyonu marifetiyle yaptığımız gibi milli olarak da gerçekleştiriyoruz. Sınırımızdaki DAEŞ'in hala kontrol ettiği bölgedeki DAEŞ varlığının sona erdirilmesi konusunda da bazı planlamalarımız var. Bu planlar tamamlandığında operasyonlarımız daha yoğun boyut kazanarak sürdürülecek. Bunu önümüzdeki günlerde göreceksiniz. Dolayısıyla farklı ve yeni bir şey söz konusu değil ama tekrar altını çizeyim, devam eden bazı planlamalarımız var. Bu planlamalar ortak harekat planlamalarıdır. Bunlar tamamlandığı zaman ne gibi tedbirler alınacağını, ne gibi operasyonlar yürütüleceğini birlikte göreceğiz."
‘ESED GÖREVİNİ SÜRDÜRÜRSE BARIŞ OLMAZ’
Dışişleri Bakanı Sinirlioğlu, G20 Liderler Zirvesi'nde düzenlediği basın toplantısında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la ilgili olarak,"Esed, yeni hükümet kurulup tüm yürütme yetkilerini devraldıktan sonra 6 aylık geçiş döneminde, üzerinde mutabık kalınan bir şekilde ve tarihte ayrılacak. Seçimlerde aday olamayacak" şeklindeki ifadelerine gelen tepkileri de değerlendirdi.
G20'den hemen önce 20 üyenin katılımıyla Viyana Toplantısı yapıldığını ve bir sonuç bildirisi yayımlandığını hatırlatan Sinirlioğlu, şöyle konuştu:
"Bu bildiriyi okuduğunuz zaman öncelikle Suriye sorununun çözümü için uluslararası diplomatik bir sürecin başlatılmış olduğunu görürsünüz. Bu sürecin ortaya koyduğu bir takvim, bir yol haritası söz konusudur. Süreç şöyle takvimlendirilmiştir. 1 Ocak'ta Suriyeli tarafların rejim ve rejimle birlikte hareket eden gruplarla muhalif unsurların bir araya geleceği, uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler'in de dahil olacağı, onların gözetimi altında yürütülecek bir süreç başlayacak. Bu sürecin hedefi, en geç 6 ay içinde 1 Ocak'tan 30 Haziran'a kadar geçecek süre içinde kapsayıcı, herkesi içine alacak bir geçiş hükümetinin kurulması söz konusudur. Bu kurulacak hükümetin Cenevre Bildirisi'ndeki ifadesiyle tüm yürütme yetkilerini devralması öngörülmektedir. Yine benim dün G20 vesilesiyle yaptığım basın toplantısında ifade ettiğim gibi, bu üzerinde mutabık kalınacak yeni hükümetin kurulmasının yanı sıra bu 6 aylık dönemde Esed'in siyasi geleceğiyle ilgili nasıl bir yol izleneceği konusu da karara bağlanacaktır. Bu konuda farklı düşünenler olduğunu dün de söyledim. Farklı düşünenlerin kim olduğu biliniyor. Ancak Esed'in görevini sürdürmesi halinde Suriye'de bir çözümün, barışın mümkün olamayacağını kahir ekseriyet bu toplantıda ifade etmiştir. Bu konuda katılımcıların tamamı nasıl bir adım atılması gerektiğini bilmektedir."
‘SİYASİ SÜRECE RUSYA VE İRAN DA ANGAJE OLDU’
"Bu konularda Rusya mutabık mı?" şeklinde soruların da kendisine yöneltildiğini hatırlatan Sinirlioğlu, şöyle devam etti:
"Rusya'nın bu konuda menfi bir tutumda ısrar ettiğini görmedik. Siyasi sürece hem Rusya hem İran angaje oldular. Esed'in geleceğiyle ilgili farklı düşünceler olabilir. Esed'in geleceğiyle ilgili farklı düşünceler devam ettiği takdirde süreç bir sonuca bağlanamaz. Ama benim ve diğer katılımcıların büyük çoğunluğunun düşüncesi yürütme yetkilerinin tamamını devralacak yeni hükümetin kurulmasına dönük çalışmalar sırasında Esed'in siyasi geleceğiyle ilgili karar da alınacaktır. Esed'in seçimlerde aday olamayacağı konusunda yaygın, geniş bir mutabakat vardır. Herkes aynı fikirde midir? Bu aşamada değildir. Kimlerin olmadığını herkes biliyor. Onlar da bu sürece angaje olduklarına göre büyük çoğunluğun düşüncesinin sonunda galebe çalacağını biliyorlar. Bu da şu anlama geliyor, Beşar Esed seçimlerde aday olamaz. Yeni hükümet kurulduğu anda tüm yürütme yetkileri yeni hükümete geçer. Esed'in ne zaman ve nasıl görevini bırakacağı ve artık siyaseten varlığını sürdüremeyeceği konusu açıklığa kavuşur. O noktadan itibaren de dün de söylediğim gibi Esed'in geleceği siyasi bir mesele olmaktan çıkar, onun kişisel meselesi haline gelir."
‘SÜRECİN SONUNDA ESED’İN OLMAYACAĞI AÇIK’
Suriye için süreçten umutlu olduklarını vurgulayan Sinirlioğlu, şunları kaydetti:
"Biz umutluyuz. Esed'in aday olması opsiyonu büyük bir çoğunluk tarafından kesinlikle reddedilmektedir. Bu bilinerek bu süreç başlatıldığına göre, sürecin sonunda Esed'in olmayacağı da açık olarak ortadadır. Burada herhangi bir çelişki vesaire söz konusu değildir. Askeri açıdan bir çözüm olmadığı da yine yaygın olarak üzerinde herkesin mutabık kaldığı bir tesbittir. Dolayısıyla bu siyasi süreçle çözüme kavuşacaksak ki kavuşacağız, o zaman Esed de siyaseten artık bir mesele olmaktan çıkacaktır ve Suriye halkı Esed sonrasında kendi arasında uzlaşıyı, demokrasiyle, çok kültürlü yapısıyla birliğini koruyarak, toprak birliğini koruyarak arayacak ve bulacaktır. Suriye halkı Esed'den kurtulunca artık yeni Suriye'yi inşa etmeye odaklanacaktır."